Hoca başta ağırdan alıyor, ciddiyet kasıyor, “yapma” der gibi kaşlarını çatıyor. Ama bakışlarında gizli bir titreme var. Senin kararlılığın karşısında utangaç halleri eriyor. İstemem yan cebime koy edasıyla önce kızıyor, sonra dudaklarını ısırıp gözlerini kaçırıyor. Her dokunuşta biraz daha yumuşuyor, biraz daha azıyor. En sonunda hırçın nefesler, arsız kahkahalar ve kıvranan bir beden kalıyor. O başörtülü hocanın masum tavrı gidiyor, yerine azgın bir fahişenin teslimiyeti geliyor. Baştaki direniş, sonunda zevke boğulan bir çığlığa dönüşüyor.